DUVARDAKİ KÜREK

DUVARDAKİ KÜREK

Tatillerde Dedemin köyüne giderdik, köyde elektrik yoktu, dedemin evi taş duvardan yapılmış küçücük tahta pencereleri vardı, eve girdiğimizde gözlerimiz karanlığa alışana kadar çevremizdeki eşyalar tam seçemezdik, yaklaşık beş on dakika sonra duvardaki ve yerdeki eşyalar seçilir olurdu.

Benim en çok dikkatimi çeken duvarda aslı duran kürekti, sanki onun yeri baş köşeydi, dedemden başka kimse ona dokunmazdı, birkaç kez babama sordum ama “dedene sor” diye beni cevapsız bıraktı.

Dedemin evinde, benim şehirde görmediğim çok değişik eşyalar vardı, zaman zaman onlara dokunur, onları incelerdim, ama asıl dikkatimi çeken duvardaki kürekti, dedem zaman zaman duvardan küreğini alır evin önündeki dut ağacın altına oturur küreğinin ağzı eğelerdi


Aradan birkaç gün geçmişti dedem yanıma gelerek.
– Oğlum bugün benimle bahçeye gelmek ister misin?
Ben hiç tereddüt etmeden,
– Tabi gelirim dedeciğim!

Dedem kır eşeğini semerledi, heybesine su ve ekmek koydu, beni eşeğin üzerine bindirdi, ben eşeğe binmeye pek alışık olmadığımdan düşmemek için semere sıkı sıkı tutuyordum, dedem efsanevi küreğini omuzuna almıştı, bir eliyle eşeğin yularını çekiyordu.

Yaklaşık bir saate yakın çevresi çalılarla kaplı patika yollardan gittik, değişik kuşların şarkıları beni mest ediyordu, zaman zaman yoldan irili ufaklı hayvanlar çalıların içine kaçıyorlardı, dedem birden durdu, ben meraklanmıştım, eşeğin yularını bir çalıya bağladı, küreğini omuzundan indirip eline aldı, yavaş yavaş yolun kenarındaki bir çalıya yaklaştı.

Elindeki küreği hızlı bir şekilde çalıya vurdu, dedemin kürek darbesiyle çalının dalları budanarak kürek yere saplandı,
Dedem bana dönerek;
– Oğlum dikkatli olmasaydık, Allah korusun yılan bizi sokacaktı
– Bu gördüğün yılan bizim buraların en zehirli yılanı
– Bu yılan cinsi köyden birkaç kişinin ölümüne sebep oldu.
– Birçok hayvanımızı sokarak öldürdü,
– Dikkat etmez de üzerine basar ve yakına basarsak bizi de sokar, köye bile varamadan can veririz.
Dedem beni eşeğin üzerinden indirdi, çalının yanına getirdi, yılan kürek darbesiyle ikiye bölünmüştü iyice yaklaşınca daha da net gördüm kalınlığı nerede ise benim ayağımın kalınlığında vardı.

Dedeme sordum;
– Dede ya küreğin olmasa ne yapardın, yılana karşı kendini nasıl savunurdun.
Dedem;
– Taşla sopayla ama her zaman aradığın taşı ve sopayı bulamayabilirsin. İşte o vakit işin bir hayli zorlaşır
– Dede sen küreğini bunun için mi yanında taşıyorsun?
– Evet oğlum
– Köylük yerde her an karşına vahşi hayvan çıkabilir. Benim savunma silahım da küreğim
– Dedeciğim küreğin yılanı ikiye böldüğü gibi sanki bıçak gibi çalıyı da kesmiş.
– Ben küreğimi hep bileyli ve keskin tutarım,. Bu yanımda iken kendimi güvende hissederim

O gün anladım ki dedem için küreği ne kadar çok önemli olduğunu, bahçeye vardığımızda güneş bir hayli yükselmişti, dedemin bahçesinde birçok çeşitli meyve ağacı vardı, yaz ayında benim en çok sevdiğim ise incir ağacıydı.

Dedem bahçede işlerini yaparken bende incir ağacına incir yemek için çıktım, bahçe o kadar sessizdi ve güzeldi ki kuş seslerinden başka bir şey duyulmuyordu,

Ben ağaçtan inip bahçenin altındaki dereye gittim derenin suyu dizlerime çıkmıyordu, suyun içindeki balıkları izlemek onları kovalamak beni çok mutlu ediyordu,

Bir ara gözüm derenin kenarındaki bir yalı çapkını kuşuna takıldı, ben kuşu izlemeye başladım. Kuş suyu dikkatlice gözlüyor, şimşek hızıyla suya dalıyor, sudan çıkarken gagasında bir balıkla çıkıp, tünediği dala konuyor tuttuğu balığı yiyordu, güneşte parlayan o kadar güzel renkleri vardı kuşun tüylerinin,

Derenin gölet kısmında kurbağaları vıraklamaları sessizliği bozuyordu, bahçeden dedemin seslenmesi ile oturduğum yerimden kalktım, yalı çapkın benim varlığımı hissedince derenin yukarısına doğru uçup gitti

Dedemin yanına vardığımda dedem evden getirdiğimiz azıkla güzel bir sofra kurmuş, dalından kavun alıp kesmişti, kavunun kokusu sanki tüm bahçeyi kaplamıştı, dedemin karşına oturdum, bir yandan yemek yiyor, bir yandan sohbet ediyorduk, dedemin efsanevi küreği yine yanı başındaydı, dedeme sordum.
– Dedeciğim sen küreğini yanından hiç eksik etmez misin? Hem de küreğin ağzı kılıç gibi keskin, sebebi nedir?
Dedem;
– Şehre gittiğim zamanların dışında ben küreğimle, küreğim hep benimle olur. Bu civarda benim küreğimin namını duymayan yoktur.
Çok önceleri daha gençlik dönemlerindeydi komşu köyün delikanlıları bir hiç uğruna bana sataştılar, aramızda kavga çıktı, onlar dört beş kişilerdi, bense tek kişiydim, beni kesinlikle döveceklerdi, bende değirmen argındaki yıkık yerleri tamir etmek için yanıma kürek almıştım, çocuklardan biri bana sopa ile vurunca canım çok yanmıştı, kendimi savunmak için elimdeki küreği savurunca, kürek çocuğun ayağını kesti, çocuklar benim öfkeden çılgına döndüğümü görünce, iyice çekindiler,
– Yaralı arkadaşlarını alarak oradan uzaklaştılar, anladım yalnız kalınca bana destek çıkan kürek benim can yoldaşım oldu. Çevre köylerde adım kürekli koca diye anılmaya başlandı. Issız yerlerde insanın yanında kendini savunacak bir silahı veya aracı olacak,
– Dedeciğim o kavgadan sonra başka kimseye zarar verdin mi küreğinle
– İnsanlara zarar vermedim Geçmiş yıllarda tarlada işim uzun sürmüştü geceye kalmıştım, karşı ki çamlık alama geldiğimde çevremi bir kurt sürüsü sarmıştı, ben ne kadar bağırsam da kaçmıyorlardı, tam tersine gittikçe bana yaklaştılar, ben omzumdaki heybeyi yere koydum, elimdeki küreği savunma pozisyonda tuttum
Bir tane kurt iyice bana yaklaşmıştı, ani bir hareketle küreği kurda nasıl vurduysam kurt olduğu yere yığılıp kaldı, bu gören kurtar saldırıya geçtiler, bir ikisini daha yaraladım. Baktılar benimle baş edemeyecekler kaçarak oradan uzaklaştılar. Eve geldiğimde gece yarısı olmuştu bende çok korkmuştum Olup bitenleri nenene anlattım, “Allah korumuş” diye beni teskin etti.
– Sabah tarlaya giderken akşamki kurtlarla boğuştuğumuz yere vardım, çevreyi kolaçan ettiğimde üç tane kurdun ölmüşünü buldum. Birisin kafası nerdeyse ikiye bölünmüştü. Buna benzer olayları zaman zaman yaşadım O günden sonra küreğimin ağzını hep keskin olmasını sağlarım, Ben hep kendime şunu söylerim;
– Şehirde dostun olacak, köyde silahın olacak Bunlar varsa insan kendini güvende hisseder oğlum


Bahçedeki sebzelerin sulama işlerini bitirmiş, akşam hayvanla ot toplayacaktı, bende dedeme yardım ettim. Topladığımız otları eşeğe yükledik, geldiğimiz yoldan geri köye doğru yola çıktık, sabah öldürdüğümüz yılanın oraya varınca ister istemez ben birazcık korktum, dedem bunu fark edince beni yanına aldı,
– Korkma oğlum yılan öldü bize bir zarar veremez. Ama sen sen ol gittiğin ve yürüdüğün yolda dikkatli ol Buralar köy yeri, böcüsü de olur, börtüsü de olur.
Köye vardığımızda olanları heyecanla anneme anlattım,
Annem de;
– Deden doğru söylemiş Dikkatli olursan bir zarar görmezsin Aksine tatil senin için zevkli geçer Yeni yeni hayvanlar görürsün,Yeni bilgiler edinirsin


O gün anladım ki duvardaki küreğin dedem için ne kadar önemli olduğunu, daha sonraki günlerde zaman zaman dedemin şu sözleri hep aklıma gelir, derdi ki “İnsanın Kürek gibi dostu olacak, gerektiğinde yaslanacak, gerektiğinde silah olacak, ihtiyaç duyduğun işinde kullanacaksın” .
İnsan buralarda hayatı yaşayarak öğreniyor, hayat fakültesi tam da burası olsa gerek, kimi konuştursan bir kitap olacak anıları vardır.

Bizler şehrin ruhsuz beton yığınları arasında hayatı kitaplardan öğrenmeye çalışıyoruz, ama öğrendiklerimizin hayata geçmesi, pratik şart.

Ben küreğin ne kadar önemli olduğunu dedemle yaşayarak öğrendim, keşke bütün dostlarımız kürek gibi olsa,

İbrahim BEKLER
ANKARA

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir