HİCVETTİM

Nazi rejiminin verdiği kesim kararlarını Reich Ormancılık Dairesi engelleyebilmişti. Nazi Almanyasında bile çevre tartışılıyordu. Otoyollar, tren yolları doğal örtüyü tahrip edemezdi. “Doğal manzara koruma soruları ve doğaya uyumlu teknoloji üstüne hararetli kamusal tartışmalar, totaliter Nazi devletinde bile mümkündü.”

Joachim Radkau, Doğa ve İktidar eserinin son bölümünde Nazi Almanyasının bile bugünkü bazı totaliter rejimlere kıyasla çevre sorunlarını daha üst düzeyde ele aldığını vurguluyor. Bazı totaliter rejimler arasında Türkiye sayılmamalı bence(!) Çünkü biz ormanlarımızı, su ve toprak kaynaklarımızı, sulak alanlarımızı, zeytinliklerimizi, meralarımızı koruyoruz. Biz iklim değişikliği ile mücadele ediyor, gavurun borsa kandırmacasına alet olmuyoruz, çünkü biz “ormanlarımdan bir ağaç kesenin başını keserim” diyen Fatih’in torunlarıyız. Çünkü biz rezerv yasayı da kabul etmedik, İliç’te Fırat’ı zehirleyen madeni de gelecek kuşaklarındır diye kapatmakla kalmadık, uluslararası sular sözleşmesine göre “kirleten öder” ilkesince Kanadalı firmadan ilerde bize yüklenebilecek cezayı da rücu ederek tazmin ettik. Meralarımızı işgal eden vahşi madencileri kovduk.

Osmanlıcılık var ya serde; kanunnamedeki gibi “mera kadimden beri meradır, hususiyeti asla değiştirilemez” kararını uyguladık. Meralarımız yine karbon ayak izi açısından önemli emisyon kapasitesi yüksek olan otlarla doldu. Hayvancılığımız gelişti. Öyle ya, İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Âkif’e çok hürmetimiz var; onun Safahat’ında yazdığı gibi, yine ülkemiz: “Dağlar orman, tepeler bağ, ovalar hep tarla Koca mer’a dolu baştanbaşa sağmallarla İğne atsan yere düşmez o ekin bir tufan Atlı girsen gömülür buğdayın altında kafan” Manzarasına kavuştu.

… Hicvettim ama utandım adınıza. Bir ülkeye bu kadar kötülüğü düşman orduları yapmaz yahu!

Dr. Lütfü ŞAHSUVAROĞLU

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir