Zincirleri Kırmak

Bugün Türkiye’de hürriyet yok! Büyük bildiklerimizin çoğu tepedekilere göre düşünüp konuşuyorlar. Böyle yapmasınlar da kılıklarını bir görsünler, hemen gönderilirler. Bu yüzden şahsiyet fukarasıdırlar, hiçler. Bunlarda rezillik boylarını aşmış ki, kovalanırlarken bile: “Buna da şükür. Ey büyüğüm, var olun, her şeyimi zatıalinize borçluyum” diyorlar. Yazıklar olsun size. Kötü örneksiniz.

Bu yazım alıntılar ve yapacağım yorumlardan oluşuyor. Yazar diyor ki:

Benden kim olduğumu, nereden, ne için geldiğimi sordular. Ben şöyle cevap verdim: Evvelce ulularımız sade yaşarlardı, halkla oturup kalkarlardı, yasaya bakarlardı, hakka ve kurultaya itaat ederlerdi. El ağaları, oba büyükleri, ülke tarhanları (vekil, yönetici) hakkı korumaktan, doğruyu söylemekten, zorbalığa karşı gelmekten çekinmezlerdi. Sonraları kanımız karıştı, köle ellerin âdetlerine, törelerine uyduk, kurultay kalktı, yasa bozuldu ve zorbalık galebe çaldı; efendi milletim köle oldu.”

Bir gün geldi, alçak hakanımız bizi yad ellere satacak oldu. Aramızdan sarı saçlı, mert yüzlü, aslan bakışlı birisi çıktı. Meğerki elini sakınan, yurdunu esirgeyen Tanrı’nın resulü imiş! Sözler söyledi ki, donmuş kalplere sıcaklık, ölmüş damarlara can verdi, işler yaptı ki, bütün dünya hayret etti. Yad elleri yurttan kovdu, hakanı baş aşağı etti ve bugün milletini hürriyet etrafında toplamakla meşguldür.

DÜN VE BUGÜN: Yazar altın çağımızın ulularını güzel anlatmış. Töremiz bozulunca yücelerimiz cüceleşmişler, bize despot davranmışlar, kendilerini büyük, bizi küçük sanmışlar. Sonra köleleşmişiz. Anadolu’da yok edilmek yahut Asya’nın bozkırlarına sürülmek istenmişiz. Çaresiz ağlarken, önümüze bir kahraman düşmüş; bize umut vermiş, güven aşılamış, kaybettiğimiz kimlik ve özgürlüğümüzü bize yeniden kazandırmış. Ancak ulus düşmanı, şöhret ve madde düşkünü birkaç şeytan kısa sürede ortaya çıktı, maddi ve manevi değerlerimizi erittiler. Gelinen noktada bugün fetret devrini, kölelik psikolojisini yeniden yaşamaya başladık. Bu son felakete nasıl uğradık, yazarın işaret ettiği “sarı saçlı” kişi kim, bunları düşünmenin zamanıdır.

***

Korkaklıkla serbest ülke vatandaşlığı birleşemez.”

HÜRRİYETİN İLK ADIMI: İnsan olmanın ilk koşulu özgür düşünmektir. Özgür düşünemeyen bir insan özgür yaşayamaz. İnsan özgür düşünür ve özgür yaşarsa kendine güvenir, evrene egemen olur. Serbest olmayan bir insanın hayvandan farkı yoktur. Korkak uluslar bağımsız bir devlet kuramazlar. Türkiye’de bugün yaygın bir KORKU HASTALIĞI var. Bu hastalık bize, bize verilen yanlış din kültüründen, ruh hastası despotların baskılarından bulaştı. Korku ve baskılara baş kaldırdığımız andan itibaren özgürlüğün yolu açılır. Türkiye Cumhuriyeti korkusuz insanlarla yaşayabilir.

 ***

Her vatandaş ülke memurlarını murakabe etmekle mükelleftir.

HERKES MÜFETTİŞ OLMALI: Türkiye’nin yönetici ve memurları bizim oy ve alın terimizle oralardalar. Onların bizden üstünlükleri yok. Onlar bizim amirimiz değil memurlarımızdır. Dolayısıyla onların önünde el pençe durmak yanlıştır. Onları ilah yahut kral yaparsak, Orta Çağ’ın köleleri, Osmanlı’nın “reayası/sürüsü” oluruz. Bu düşüncemi kibir, isyan, anarşi ruhu olarak değil, ideal insan yolculuğu olarak görün.

***

Tahakküm hayvanlık zamanından kalma bir nakisadır.”

Gurur ve tekebbür, ruhun pespaye olduğuna delildir.”

ÖNERİ: Yazar yerden göğe kadar haklıdır. Bu sözleri de siz yorumlayın.

 ***

 “Asıl hüner serbest insanları idare etmektir. Yoksa gözleri, eli, kolu, ağzı, kafası bağlı insanları herkes idare eder.”

YORUMUM: Bugünkü Türkiye’nin bazı üst düzey idarecileri hüner sahiplerinden yararlanacakları yerde onlara savaş açıyorlar. Bunlar o kadar yetersizler ki gözsüz, elsiz, kolsuz, ağızsız, beyinsiz insanları bile yönetemiyorlar. Bakın hele, Türkiye yaşanmaz hale geldi, her tarafta yüksek gerilim hattı var, hattın yakınından geçen çarpılıyor.

 ***

 “Hürriyet her mabut gibi fedakârlık ister, kurban ister. Hürriyeti sevenler buna katlanmak mecburiyetindeler.”

KAHRAMANLARIMIZ: Bu söz bana Resneli Niyazi, Talat, Cemal, Mustafa Kemal gibi hürriyet kahramanlarını hatırlattı. İstibdadı bunlar yıktılar. Osmanlı’dan sonra kurulan hür ve bağımsız Türkiye’nin temellerini bunlar attılar.

 ***

Hür bir memlekette kimse kimseye arz etmez, bütün vatandaşlar makamları ve gördükleri iş ne olursa olsun müsavidirler. Arz ise aşağıdan yukarıya doğru bir nevi feryattır; halbuki serbest ülkede, aşağıdan, yukarıdan bahsedilemez. Fakat buna bir de “acizane” kelimesinin ilavesi bütün bütün sahtekârlıktır.”

YORUMUM: Bugün Türkiye’de hürriyet yok! Büyük bildiklerimizin çoğu tepedekilere göre düşünüp konuşuyorlar. Böyle yapmasınlar da kılıklarını bir görsünler, hemen gönderilirler. Bu yüzden şahsiyet fukarasıdırlar, hiçler. Bunlarda rezillik boylarını aşmış ki, kovalanırlarken bile: “Buna da şükür. Ey büyüğüm, var olun, her şeyimi zatıalinize borçluyum” diyorlar. Yazıklar olsun size. Kötü örneksiniz.

AÇIKLAMA: Alıntıları Ağaoğlu Ahmet’in Serbest İnsanlar Ülkesi 1930 kitabından (Kaynak Yayınları, İstanbul 2014) yaptım. Yıllar önce okuduğum bu kitabı tekrar ve zevkle okuyorum. Kitap çok düşündürücü.

Yusuf DÜLGER

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir