İhanet Sürecinin Gerçek Amacı Ne?

İhanet Sürecinin

Gerçek Amacı Ne?

“Hiçbir pazarlık yok. Örgüt kayıtsız şartsız lağvedilip, silahlar teslim edilecek” ambalajının içinden neler çıktı neler… Sırf, Kamışlı’da yapılan, PKK’nın,  DEM Parti’nin de katıldığı, özerklik çığlıklarının atıldığı toplantı bile ele alınsa, gerçek niyetin ne olduğu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkar… Temeli atılmamış binanın, üçüncü katını imal edemezsiniz. Şu an yapılan iş, basitte olsa bir temel oluşturmak… İlerde, ABD ve İsrail ortaklığı, İran işini hallettiğinde, sıra son merhaleye gelecek, katları yavaş yavaş çıkarız düşüncesi saklı tutuluyor. Bu yüzden temelin atılması çok büyük önemde… Durum bu çerçevede değerlendirilirse, Pervin’in. “Dört parçanın birleştirilmesinin önünde artık bir engel kalmadı” lafı her şeyi eksiksiz özetliyor.

Halk arasında çocuktan al haberi diye bir tabir vardır. Çocuklar, ne kadar tembih edilse de her daim gerçek duruma ayna olurlar. Ben bir yeri ziyarete gittiğimde, ilk önce çocuğun davranışlarını incelerim… Çocuk, annesinin eteğine yapışıp, bana dik dik bakıyorsa, bilin ki, O evde sizin için iyi şeyler konuşulmuyordur… Tam tersi, çocuk, sizi görür görmez, bacaklarınıza sarılıyorsa, bilin ki O evde siz makbul konuşulanlar arasındasınızdır. Size karşı davranış evin ve ebeveynin aynasıdır. Demem ki, bu durumu dikkate alarak devam ettireceğiniz ilişkiler sizi müspet yöne çeker… Nereden mi aklıma geldi. Bayram geçti ya, örnekleri oluştu… Hepinize merhabalar olsun. Türkiye, birden büyüktür…

İçinde birçok bakteri türemiş eski bir yemeğin tekrar ısıtılıp önümüze konmasını, asla yeni umutların kaynağı olarak göremeyiz. Anaların gözyaşının dinmesi teslimiyetin gerekçesi olamaz. Düşünün bir kere ya Mustafa Kemal Atatürk de I. Dünya Savaşı sonrası anaların gözyaşının dinmesini bahane ederek, Kurtuluş Savaşını başlatmasaydı… Ne olurdu?

“Hiçbir pazarlık yok. Örgüt kayıtsız şartsız lağvedilip, silahlar teslim edilecek” ambalajının içinden neler çıktı neler… Sırf, Kamışlı’da yapılan, PKK’nın,  DEM Parti’nin de katıldığı, özerklik çığlıklarının atıldığı toplantı bile ele alınsa, gerçek niyetin ne olduğu bütün çıplaklığıyla ortaya çıkar… Temeli atılmamış binanın, üçüncü katını imal edemezsiniz. Şu an yapılan iş, basitte olsa bir temel oluşturmak… İlerde, ABD ve İsrail ortaklığı, İran işini hallettiğinde, sıra son merhaleye gelecek, katları yavaş yavaş çıkarız düşüncesi saklı tutuluyor. Bu yüzden temelin atılması çok büyük önemde… Durum bu çerçevede değerlendirilirse, Pervin’in. “Dört parçanın birleştirilmesinin önünde artık bir engel kalmadı” lafı her şeyi eksiksiz özetliyor. Dört parçanın ne olduğunu, bilmeyenler için açalım… Sözde büyük Kürdistan’ın, Irak ayağı tamam… Suriye ayağı da tamam… Sırada İran var oda çok kısa zaman içinde tamamlanır. En büyük engel Türkiye idi. Onu da Ca-Ce sayesinde hallettik,  parçaların birleştirilmesi engel kalmadı, anlaşıldı mı sayın halkım… Tek gayesi, başka bir partiyi ve liderini iktidarda tutmak olan MHP’nin, üç kuruşa tamah eden, iktidar imkanlarına meyleden taraftarları… Aklınızı başınıza almanın vakti geldi, geçiyor… Çıkıp “Yeter artık” demeniz için daha neler olmasını bekliyorsunuz? Yoksa, aşağıda yapacaklarımı mı bekliyorsunuz. Hiç beklemeyin onlar oldu, diğerleri yolda… Hakkâri-Yüksekova Belediyesi, karar aldı. Milli bütünlüğümüzün tepe yaptığı, altıncı filoya rağmen Kıbrıs Barış Harekatının yapıldığı sürecin çelik kanatlarından, Aziz Şehidimiz Cengiz Topel’in adını verdiği caddeden sildi… Yerine kim mi geldi? Hani şu Ca-Ce’nin resmine sarıldığı okşadığı var ya… O geldi… Diyarbakır Barosunun iki avukatı, mahkemeye müracaat etti… Niye mi? Lozan’ı iptal ettirmek için… Peki Lozan iptal olunca yerine ne gelir? Bir önceki anlaşma, yani, Sevr… Demek ki, birini ebediyen başkan yapmak için her şeye razıyız… Bu durumda niye her yazımda “Türkiye birden büyüktür” yazdığımı anladınız mı… Çünkü, Türkiye, birden küçük duruma düşürüldü…

Bir topuklusu, bir de harbisi vardı. Efelerin hasosu Ferdi Başkan’dan bahsediyorum… Geldi ve de fazla durmadan çekip gitti. İbret olsun… Yarın bir gün geberip gittiğinde, o sevgi kalabalıklarını, küfür kalabalıklarına dönüştüreceklere selam falan da olmasın. Esasında, geçen hafta yazmak istedim, yanlış anlaşılır diye vazgeçtim. İçimden bir ses habire zorluyor… Bu hafta yazayım, artık… Kumpas Davaları Adana’ya kadar uzandı. Keşke Ferdi Başkan’ı da bulsaydı, tutuklanıp gözaltına alınsaydı da bunlar olmasaydı… Her şerde bir hayır, her hayırda bir şer olabilir. Biz onu bilemeyiz…

Finali, bela okuma altyapısı sağlayarak yapayım… İngiliz Kürdü, yirmi yıldır her bir yetkiliden duyduğumuz lafı bir daha söyledi. “Krizin zor kısmı gitti” dedi… Ağası da çalışanları, enflasyona ezdirmemiş… Yersen… İçerde uyutma politikası tam gaz… Asrın Lideri (!!!) herkesle konuşuyor. Umman’la, Ürdün’le, Katar’la herkesle… Ama hiçbir neticesi olmayan konuşmalar. Bunlarla görüşsen ne, görüşmesen ne. Sadece iç politikaya yönelik gayretler… Beyin kapasitesi sınırlı kimselere yönelik, “Önemli konumdayız” mesajları veriliyor. Bunu da yersen…

Yaradan, hepinizi korusun. Hoşça kalınız…

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir